asla pes etme 3

Darlene Garcia on yıl boyunca Avery Gallard'ı sevdi ve onunla evlendi. İki yıllık evlilikten sonra, Avery'nin sevdiği kadın geri döndü. Darlene affedilmez bir günahkar oldu ve Avery tarafından terk edildi. Avery öfkeliydi ve onu işkence etmek için elinden geleni yaptı. Darlene hayatının cehennem gibi olduğunu hissetti. Gerçek ortaya çıkana kadar, Darlene öldü ve geriye ondan hiçbir şey kalmadı. Avery bayıldı. Uyandığında, onun mezarının önünde diz çöktü ve acı acı ağladı. "Yalvarıyorum, Darlene. Geri dön. Yalvarıyorum. Eğer gözlerini açabilirsen, sana telafi edeceğim. Lütfen bana tekrar bak, tamam mı?"

Tanya Sinclair, on beş yıl boyunca Vincent Hawthorne'a adanmışçasına aşıktı, ancak doğum yaptığı gün bitkisel hayata girdi. Bu arada, Vincent Hawthorne onun kulağına yumuşakça fısıldadı: "Tanya, bir daha asla uyanma, artık benim için hiçbir değerin yok." Tanya, özenli ve sevgi dolu kocasının ona karşı sonsuz bir nefretten ve sömürüden başka bir şey beslemediğini anladı. Ve Tanya Sinclair'in canını dişine takarak dünyaya getirdiği çocukları, yatağının başında onun sevgilisine 'anne' diye tatlı tatlı sesleniyordu. Tanya Sinclair'in kalbi paramparçaydı. Uyandığında yaptığı ilk şey kararlılıkla boşanma talep etmek oldu! Ancak boşanmadan sonra, Vincent Hawthorne çok geç fark etti ki hayatı çoktan Tanya Sinclair'in gölgesiyle dolmuştu ve bu kadın onun alışkanlığı haline gelmişti. Yeniden karşılaştıklarında, Tanya Sinclair bir toplantıda önde gelen bir ilaç uzmanı olarak görüldü, parlaklığı tüm bakışları üzerine çekiyordu. Bir zamanlar ona tamamen adanmış olan bu kadın, artık ona bir bakış bile atmıyordu! Vincent Hawthorne onun sadece hala kızgın olduğunu düşündü, konuştuğu sürece Tanya Sinclair'in kesinlikle geri döneceğine ikna olmuştu, çünkü nihayetinde Tanya'nın ona olan aşkı kemiklerine işlemişti. Ancak daha sonra, Pierce Ailesinin yeni Aile Başkanının nişan davetinde, Vincent Hawthorne, Tanya Sinclair'i lüks bir gelinlik içinde, sevinçle Declan Pierce'ın kollarına atılırken gördü, gözleri aşkla dolup taşıyordu. Vincent Hawthorne, kıskançlıktan deliye döndü, gözleri kızarmış bir şekilde kadehini parçaladı, her yere kan saçıldı...

Sophie Grant ve Adrian Lancaster, Adrian'ın onu terk edip ortadan kaybolduğu ikinci günlerinde yeni evliydiler. Sophie kürtaj yaptırdıktan üç gün sonra Adrian Lancaster tarafından gönderilen boşanma anlaşmasını aldı ve nihayet anladı. Üç yıl sonra, Adrian'ın dönüşünden bir gün sonra, Sophie ona boşanma anlaşmasını yüzüne fırlattı. O yıl, Aethelburg son on yılın en büyük kar fırtınasıyla karşılaştı. Birileri sevecen Efendi Adrian'ın kar fırtınasına meydan okuyarak dağın eteğinden tepeye, Kaelan Tapınağı'na adım adım tırmandığını gördü. Kadının önünde diz çöktü, kanlı gözlerle yalvararak, "Sophie, yalvarırım, bir kez daha bana merhamet et."

Na época do auge do MMORPG no mercado de jogos, um adolescente morador de Tokyo, chamado Yasashi Aisuku, resolve comprar um jogo chamado Aslor. Ao iniciar, é absorvido para dentro do jogo. Lá, se perdendo de seus amigos e irmão. Com um novo nome, Asier quer procurar seus amigos e sair de lá o mais rápido possível. Passando por muitas coisas horríveis e coisas boas. Um verdadeiro teste psicológico.

Wla

On the edge of a quiet town stands a massive, decaying house—a structure forgotten by time and swallowed by legend. It groans with age, its windows warped by heat and haunted memories. One summer night, a group of teenagers—six friends bonded by rebellion, boredom, and secrets—gather in the house for what’s supposed to be a wild, parent-free weekend of music, booze, and confessions. But everything changes when they find it: a faded sheet of paper tucked in an old book. It’s titled “The Possess Game”, with a short chant and a warning scribbled beneath in smudged ink. Thinking it’s a joke, they speak the chant aloud: “Slash me, slash him, slash her, slash them, slash us.” The lights flicker. The air thickens. Something ancient wakes. That night, one of them is possessed. By dawn, they realize the truth: they’ve triggered a supernatural game bound by a curse centuries old. Each night, a new person is taken over—transformed into something violent, inhuman. Each morning, they wake with blood on their hands and no memory of what happened. The rules become clear, and cruel: No one can leave the house. Step outside and death follows instantly. The sun rises for only thirty minutes a day, casting the house in a false hope before night reclaims it. The game resets every evening, and with it, another possession. The only way out? Survive to the final dawn. But to survive… you must kill your friends. As the group unravels under fear and paranoia, alliances fracture, love is weaponized, and survival becomes blood sport. With each passing night, the line between human and monster blurs. One of them may already be working with the curse. One of them may be enjoying the game too much. They started the chant together. But only one will make it to the end.

Some will say that your life truly begins during or after your high school years. That may be true for some people, but I have a different story to tell.
 My life ended before it began. This is the story of how my life ended, how the world ended, and how I saved the world. Now, where should I start?

When straight-A student Maddie is forced to move to LA, she plans to keep her head down, grades up, and make it through senior year as unnoticeable as possible. But when she stumbles upon an underground boxing match starring the intriguing Hayden Walker, she sees a chance to protect those she loves from her crazy, abusive father. She offers Hayden money in exchange for self-defense lessons, a dangerous arrangement that just might end up changing the pair of them forever.

Hiraya Valdez, who is an incoming junior medical intern at a hospital in Manila, meets a stranger at a hike. Her life comes to a whirlwind when she comes back to Manila, meets him again, and finds out that he is more than the average guy.

I wrote a book once. It was an unhinged fantasy born from my high-school brain, driven by loneliness and too many hormones. It was a world of beastmen, wild freedom, and the kind of romantic attention I could never get in real life. I poured every impossible desire into it: adventure, danger, and yes… a 'lot' of handsome partners. Before I knew it, I had a thousand chapters of pure escapism and pure thrill. Then on a college camping trip, I fell off a cliff. I expected to wake up in a hospital room but nope. I woke up on a soft field of grass, with air too fresh to belong anywhere on Earth. And then something moved behind me. Sticking out of my tailbone was... A tail. My tail? Yellow and black stripes and very, very real. I touched it. Completely real. My ears? Also gone—well, moved. They were now perched on top of my head like a confused jungle cat. And the outfit? Quite revealing, made of animal hide which matched my tail. What was going on? At first, I thought it was a prank. Or a dream. Or maybe karma is finally cashing in. But the more foreign memories evaded my mind, the clearer my situation became. This wasn't cosplay and it wasn't Earth, either. And—surprise—it wasn't even the world from my own book. Welp. I had been transported into a completely different Beastman world as a beast girl called Arinya. Sounds fun, right? Well… it would be, if I weren't apparently the ugliest duckling in the entire freaking savannah! Rejected by every potential mate I stumbled across and sneered at like a freaking eyesore. This was not how I planned my fantasy to come to reality. Trust me—if this is my fantasy come true, then someone needs to fire the author. But then again, after entering this world, I'm suddenly... Attractive. I mean, there's no change to my face and the freckles are still there, but for some reason, handsome beastmen begin to flock around me, because I smell... Pleasant. What's that all about?